ایران تورکمنلرینین دیل و ادبیّاتئنا قیسغاچا بیر باقئش
İran’ın, Türkmenistan sınırındaki kuzeydoğu bölgesinde yaklaşık 2 milyon Türkmen yaşamaktadır. Bu Türkmenler, Hazar Denizi’nin doğusunda Türkmensahra denilen bir bölgede ikamet etmektedirler. Türkmensahra, bugünkü Gülistan Eyaleti’nin büyük kısmı ile Kuzey Horasan Eyaleti’nin kuzey bölgesini kapsamaktadır. Ayrıca Horasan Rezevi Eyelati’nde de yaklaşık 20 bin Türkmen bulunmaktadır.
İran’daki önemli Türkmen yerleşim birimleri; Gümüştepe, Bender Türkmen (Türkmen Limanı), Akkale, Siminşehir, Neginşehir, Kümbet Kâbus, Kelale, Hütten Küren, Meravetepe, Bocnurd ve Türbetcam’dır. ... Devami - دووامی
İran’daki önemli Türkmen yerleşim birimleri; Gümüştepe, Bender Türkmen (Türkmen Limanı), Akkale, Siminşehir, Neginşehir, Kümbet Kâbus, Kelale, Hütten Küren, Meravetepe, Bocnurd ve Türbetcam’dır. ... Devami - دووامی
İran Türkmenleri, at, dutar ve halı gibi üç belirgin simge ile tanınmaktadırlar. Türkmen atı; güzelliği, güçlülüğü ve hızı ile dünyanın en ünlü atlarındandır. “At Türkmen’in kanadıdır” atasözü, Türkmenlerin bu soylu hayvana olan sevgisini ve verdiği önemi gösterir. Türkmensahra bölgesindeki Akkale, Bender Türkmen ve Kümbet şehirlerinde yılın 6 ayı at yarışları yapılmaktadır. Bu günlerde, İran’ın bütün şehirlerinden at sevdalıları Türkmensahra’ya gelirler. Türkmenlerin milli sazı olan “dutar” da, İran sanat dünyasında büyük bir şöhrete sahiptir. Türkmenlerin, Azadi ve Mahtumkulu isimli halk müziği grupları, Tahran müzik festivallerinde birkaç kez ödüllendirilmişlerdir. Türkmen halısı ise, doğal boyası, geometrik motifleri ve dokuma incelikleri ile İran el sanatlarında büyük bir yere sahiptir.
ReplyDeleteİran’da yaşayan Türkmenler, gerek Türklük bilincini canlı tutmak, gerekse soylarının diğer halklarla karışmayı engellemek için, zaman zaman diğer halklardan kız alınsa da genellikle başkalarına kız verilmekten imtina etmektedirler.
İran Türkmenlerinin konuşma Şivesi:
İran Türkmenleri, Türkmenistan Türkçesi şivesi ile konuşurlar. Türkmenistan şivesindeki nazal n (ñ) ve peltek telaffuz edilen “s” ve “z” ünsüzleri[1] burada da geçerlidir. Türkmenistan’da bulunan, Yomut, Teke, Göklen, Nohurlu ve Salır gibi boylar İran Türkmenleri arasında büyük topluluklar olarak bulunmaktadırlar. Türkmenistan’da kullanılan yazı dili, İran Türkmenleri arasında da geçerli olmakla birlikte, İran ve Türkmenistan Türkmenleri arasında aynı edebi dilin kullanıldığını söylemek mümkündür. Ancak, lehçelerde biraz farklılık vardır. Türkmencede geçmiş zaman ifadelerinde iki ek kullanılır: “mış” ve “eken”. Türkmenistan’da, “eken” eki, İran’da ise “mış” eki çok kullanılır. Aynı zamanda, İran’daki Türkmen boylarının arasında bazı farklı kelimeler de bulunmaktadır. Mesela; “bak” sözü, Tekeler arasında "ser et”, Yomutlarda “gözle”, Göklenlerde “völle” olarak geçer. Ancak Türkmenlerin büyük klasik şairi Mahtumkulu Fıragi’nin divanı sayesinde, bütün Türkmen boyları bir edebi dili kullanmaktadırlar. Mahtumkulu, 18. yüzyılda Oğuz Türkçesini esas alarak, Türkmenler için yeni bir edebi dil ortaya çıkarmıştır. Ondan önce, edebi yazılarında Çağatay Türkçesi’ni kullanan Türkmenler, Mahtumkulu’nun edebi dili ile yeni bir aşamaya gelmişlerdir. O dil, hem Türkmenistan’da hem de İran Türkmenleri arasında kullanılmakta ve İran ile Türkmenistan’daki Türkmenlerin halk edebiyatı diline uymaktadır.
İran Türkmenlerinin Türkmence Eğitim Durumu:
İran Anayasası’nın 15. maddesine göre etnik azınlıkların kendi dillerinde okullarda ders alabilme hakları vardır. Ancak, bu madde İran’ın hiçbir bölgesinde uygulanmamaktadır. Bu maddenin uygulanması için devletin, eğitime bütçe sağlaması, öğretmenler yetiştirmesi, azınlık dillerinde okul kitapları basması gerekmektedir. Ancak, devlet bu konuda herhangi bir adım atmamıştır. Azınlıkların kendi dillerinde kendi bütçeleri ile kitap basmalarına ise, devlet aleyhinde olmaması kaydıyla izin verilmektedir.
Türkmenlerin, ne devlet, ne de özel hiçbir Türkmen Dil Öğretim Merkezi bulunmamaktadır. Türkmen çocukların en büyük eğitim merkezleri kendi aileleridir. Türkmen çocuklar, kendi ana dillerini annelerinin ninnilerinden, masallarından ve bilmecelerinden öğrenirler. Onlar, biraz büyüdüklerinde, Türkmen yayınevlerinden Türkmen dilinde çıkan kitapları okuyarak dillerini geliştirirler. Fakat bunlar hiçbir zaman temel milli eğitiminin yerini tutmamaktadır. Dolayısıyla, Türkmen çocuklar Türkmen dil ve edebiyatını düzgün şekilde öğrenememektedirler. Böylece de farkında olmadan Türkmen sözcüklerin yerini Farsça sözcükler almaktadır. Maalesef, şimdi Türkmen sözcüklerin kaybolması doğal karşılanmaya başlamıştır. Örneğin, Türkmence kurcak sözünün yerini Farsça arusek, oyuncak sözünün yerini esbab bazi, eğin eşik sözünün yerini lebas almıştır. Bu sözlerin Türkmencesi, 10 sene önce yaygın şekilde kullanılmaktaydı. Ancak, şimdi hızlı şekilde unutulduklarına tanık oluyoruz. Elbette, bazı yeni şeylerin, Türkmence adları bulunmamaktadır. Ancak, burada bunlar söz konusu değildir.
İran Türkmenlerinin Basın-Yayın Durumu:
İran Türkmenlerinin, Sahra adındaki ilk resmi gazetesi 1998 yılında, Hatemi döneminde yayınlanmaya başladı. Bu gazete, Türkmenlerin yaşadığı Horasan ve Gülistan Eyaletleri’nde dağıtılmaktadır. Genelde 8 sayfa çıkan bu gazete, Fars ve Türkmen dilinde basılır. Gazetedeki yazıların yüzde doksanı İran Türkmenleri ile ilgilidir. Bu gazetenin Türkmen sayfalarında, Türkmen şairler, araştırmacılar ve yazarların eserlerine yer verilmektedir. Türkmenistanlı yazar ve şairlerin eserleri de çoğu zaman bu gazetede yayınlanır. Bu gazetenin genel konularını, edebiyat, siyaset, sosyal meseleler ve spor oluşturmaktadır.
Sahra gazetesinden sonra 1998 yılında Yaprak dergisi çıkmıştır. A4 boyutunda çıkan bu dergi yaklaşık 50–60 sayfada, renkli ciltli basılır. Yaprak dergisi özellikle Türkmen kültür ve edebiyatına önem verir.
Türkmensahra’nın ikinci dergisi de, Hatemi döneminde, yani Hatemi’nin cumhurbaşkanı olduğu yıllarda çıkmıştır. Fıragi adını taşıyan bu dergi 2000 yılında yayın hayatına başlamıştır. Bu dergi de, Farsça ve Türkmence olmak üzere iki dilde yayınlanır. Fıragi dergisi, Yaprak dergisi gibi kültür ve edebiyat konularına ağırlık vermektedir. Ancak, bu dergide tarihi konular özel bir yer tutmaktadır.
Türkmensahra’da birkaç yayınevi vardır. Onların sayısı da Hatemi döneminde artmıştır. Ancak, sürekli kitap basan yayınevleri; Kâbus, Telayi ve Fıragi yayınevleridir.
Kümbet şehrinde bulunan Kâbus yayınevi Türkmensahra’nın en eski yayınevidir. 1960 yılında Şah döneminde yayın hayatına başlayan bu yayınevi, özellikle Türkmen klasik yazar ve şairlerinin eserlerini yayınlamıştır. Bu yayınevi; Mahtumkulu Fıragi, Molla Nefes, Kemine, Mataci ve Zelili gibi Türkmen divanlarını basmıştır. Bu kitaplar Türkmenistan’dan İran’a getirilmiş ve Kiril alfabesinden Farsça’ya çevrilerek basılmıştır. Köroğlu ( Türkmenlerde: Göroğlu), Şahsenem ile Garip, Zöhre ile Tahir, Sayat ile Hemra gibi destanlar da, bu yayınevi tarafından basılıp Türkmenlere dağıtılmıştır.
Türkmensahra’nın ikinci yayınevi Telayi de Kümbet’de bulunmaktadır. 1965 yılında kurulan Telayi yayınevi tarafından basılan kitaplar, özellikle dini konuları içermektedir. Telayi’nin kitapları genelde Farsça ve Türkmence olarak iki dilde yayınlanmaktadır. Ancak, kitapların çoğunluğu Türkmencedir. Sünni mezhebiyle ilgili kitapların az bulunduğu İran’da, Telayi’nin Türkmen dilinde yayınlanan mezheple ilgili kitapları, Sünni mezhepli olan Türkmensahralı Türkmenlerin kendi mezheplerini öğrenmelerine büyük katkı sağlamaktadır.
Türkmensahra’da tanınan yayınevlerinden biri de Fıragi’dir. Fıragi Yayınevi, 1999 yılında Hatemi döneminde kurulmuştur. Bu yayınevi ara sıra edebi eserler yayınlanmaktadır.
Türkmenler arasında, Hatemi döneminde izin verilen birkaç yayınevi daha vardır. Ancak, yukarıda belirtilen yayınevleri en ünlüleridir.
۱۹۵۸ yılında Muhammed Rıza Pehlevi döneminde Türkmen Radyosu adıyla radyo kanalı kurulmuştur. Türkmenistan’ın Aşkabat radyosuna rakip olarak kurulan bu radyoda, devrimden önce Türkmen kültür, edebiyat ve sanatı hakkında yayınlar yapılmıştır. Bu dönemde, radyoda, Nurberdi Cürcani ve Abdullatif Güli gibi Türkmen şairler de görev almıştır. İran, devrimden sonra Gürgen Radyosu’nda Türkmen dilinde programlar yayınlanmaya devam etmiştir. Ayrıca, Gürgen’den haftada yarım saat Türkmence televizyon programları da yayınlanmaktadır. Ancak, İran’ın radyo ve televizyon programları, kendilerine pek hitap etmemesi nedeniyle Türkmenler arasında pek ilgi görmemektedir.
İran Türkmenlerinin Çağdaş Yazar ve Şairleri:
Türkmen şairlerinin Muhammed Rıza Pehlevi döneminden kalan fazla bir eseri bulunmamaktadır. Aslında, Türkmenlerin Nurberdi Cürcani ve Gurbangeldi Ahunber (1946- 2004) gibi usta şairleri kitaplarını türlü nedenlerle yayınlayamamışlardır. O dönemden kalan belirgin kitap, dönemin ünlü şairi Araz Muhammed Şairi (1933-1973)’nin Rubailer adındaki eseridir[2]. Bu kitap, aynı zamanda Türkmensahra’da yayınlanan ilk rubai kitabıdır. Bu rubailer; yeni konuları, yeni tasvirleri ve çağdaş dili ile Türkmensahra şiirine yeni bir açılım sağlamıştır:
Ey gam indi kablım gala gorkım yok
Goşun çekip gelseñ gela, gorkım yok
Hemme gamlı meñ gol astımda indi
Bahıllıkdan ölseñ öla gorkım yok
Ay yüzün terk edip gaydıp bolanok
Işk odunı halka aydıp bolanaok
Yene dost yanında sırıñ aytmasañ
Yürekdaki odı sawıdıp bolanok[3]
Gençlik dönemi Şah hâkimiyetinde geçen Gurbangeldi Ahunber 2004 yılına kadar yaşasa da, yoksulluktan dolayı kitabını bastıramamıştır. Ancak, şiirleri özellikle ölümünden sonra Türkmen internet sitelerinde çokça yayınlanmıştır:
Maña öldi diyerler
Men ölemok, ölmenem
Tirme şalı geyenler
Şala bende bolmanam
Azat doğdum eneden
İndi doğman yeneden
Geçdim elli senenden
Şağaldan şam almanam[4]
1979 yılında İran’daki İslam devrimden sonra Türkmen edebiyatında yeni gelişmeler yaşanmaya başlamıştır. Devrim zamanında Türkmensahra aydınları Türkmen dil ve edebiyatının yeni kalkınma hareketini başlamışlardır. Bu dönemde Türkmenistan’ın birkaç çağdaş şairinin kitapları Kiril alfabesinden Fars alfabesine çevrilerek Türkmensahra’da yayınlanmıştır. Bedri Kerbabayev’in “Kızlar Dünyası” ve Gara Seyitli’nin “Adam ve Dünya” kitaplarını buna örnek verebiliriz. Bu kitapların basılmasında, birkaç yıl Türkmenistan’da yaşayan Türkmensahralı araştırmacı Aşırpur Meredov’un büyük katkısı vardır. O dönemde, Gurbangeldi Ahunber, Settar Sovgi, Habib Subhani, Maşatguli Gızıl gibi şairlerin şiirleri Türkmensahra’da büyük ilgi görmüştür. Devrimden sonra, Türkmensahra’nın kültürel uyanışı, Türkmenlerin siyasi grupları ve yönetim arasındaki çatışmalar nedeniyle gücünü kaybetmiştir. İkinci on yılda yeni Türkmen edebi çehreler meydana çıkmaya başlamıştır. Bunlar üçüncü on yıla kadar tecrübeli yazar ve şairler olarak yetişmişlerdir. İran’da özellikle 1997 yılında, reformcuların Hatemî’nin başkanlığında iktidara geçmelerinden sonra Türkmen dil ve edebiyatında yeni bir aydın dönemi başlamıştır. Bu dönemin şairleri arasında en tanınmışları; Abdulgahhar Sufîrad, Ayıt Muhammet Ovnuk, Nazmuhammet Paka, Anna Muhammet Sada, Settar Sovgi, Gafur Hoca, Bahmen Muradi, Araz Muhammet Arazniyazi, Naz Namuhammet Pakka ve İbrahim Bedehşan’dır. Türkmen şairler, kendi kitaplarını kendi sermayeleri ile çıkarmak mecburiyetinde olduklarından dolayı, bazıları eserlerini bastırmayı başarsalar da birçoğu ömür boyu onun hasreti ile yaşamışlardır.
Abdulgahhar Sufirad’ın “Dañ nemli gözüm” eseri, rahmetli Nazmuhammet Pakka’nıñ “Söycek Bolsan”ı, Settar Sovgi’nin “Savçı” sı, Bahmen Muradi’nin “Yürek Bukçam”ı, rahmetli Annamuhammet Sada’nın “Gözleğ”i, Türkmensahra çağdaş şiirinin başarılı örneklerindendir.
İran Türkmenleri arasında serbest şiir de iyi bir yer alabilmiştir. Serbest şiirin, Türkmenistan serbest şiiri karşılığında daha iyi aşamaya vardığını söylemek mümkündür. Türkmenistan serbest şiiri, halen klasik edebiyat ve komünizm döneminden kalan sosyal realizm şivesinin etkisi altındadır. İran Türkmenlerinin serbest şiiri Fars edebiyatı etkisi altında, yeni tasvirler, yeni dil ve yeni görüş de bulabilmiştir. Anna Muhammet Sada, Abdulgahhar Sufirad, Abdulhekim Mahtumi, İbrahim Bedehşan bu ekolü temsil etmektedirler.
Anna Muhammet Sada:
Gijede dogurdılar
Aýıň altın barmagından süýt emdim
Aýımy ogurlatdym
Ýyldyzlarıň nurana zülplerine daýanıp
Ýöremegi öwrendim
Ýıldızlarmı ýitirdim
Onsoň
Ganım gorkı bilen
garaňkılıgı ýogurıp
bir şahyr ýüregi dünýä getirdim
Türkmensahra’da, roman ve hikâye alanında da önemli çalışmalar yapılmıştır. Ancak, bu eserler çoğunlukla Fars dilinde yayınlanmıştır. Türkmensahra’da Fars dilinde roman ve hikâye yazmak bir adet olarak kalmıştır. Bunun asıl nedeni, Fars dilindeki kitapların masrafını yayınevlerinin üstlenmesi ve yazar için masrafsız olmasıdır. İslam devriminden sonra, Türkmenler arasında hikâye ve roman yazmak gelişmiş ve Türkmen yazarlar İranlı iyi yazarlar ile rekabete girmişlerdir. 1985’te Bender Türkmen şehrinde başlayan bu akım, 2000 yılına kadar İran edebiyatına güçlü ve önemli eserler sunmuştur.
Abdurrahman Ovnuk, Abdurrahman Deveci, Mesut Deveci, Yusuf Gocuk ve Salih Pak Çugan gibi şahıslar bu dönemin önemli temsilcileridir. Bu eserler, Fars dilinde olsa da, Türkmenlerin yaşamını tasvir etmektedirler. Abdurrahman Ovnuk’un “Hayır Hoca Sırı” adındaki romanı, Abdurrahman Deveci’nin “Kuduz Köpek” romanı, Mesut Deveci’nin “Kırık Kapılar” romanı, Yusuf Gocuk’un “Göktepe Galası” romanı önemli örneklerdendir.
Son söz:
Bu makale, şimdiye kadar İran Türkmen edebiyatını Türk dünyasına tanıtmak doğrultusunda bir çalışma yapılmadığı nedeni ile, genel bir vizyon verebilmek arzusu ile yazılmıştır.
Dolaysıyla sözü edilen başlıklar ve konular, ayrı ayrı ele alınarak, üzerinde özel ve uzmanca araştırmalar yapılması ilmi-edebi bir gereksinimdir.
Dr. Abdurrahman Deveci
rahmandieji@yahoo.com