Fedralism |
Tebriz Araştırmaları Enstitüsü:
İran’ın
son yüz yıl siyasî tarihi incelendiğinde, Türk Kacar imparatorluğunun
darbeyle yıkılışının ardından İran Meşrutiyet Devriminin elde ettiği tüm
başarıların Pehlevi rejimi tarafından askıya alındığı ve Meşrutiyet
kazanımlarının başında gelen İran’ın ilk anayasasının rafa kaldırılarak,
yanlış temellere oturtulan merkeziyetçi bir sistemin kurulduğu
görülmektedir. İran siyasî coğrafyasında etnik, dilsel, kültürel ve
hatta dinsel ve mezhepsel çeşitliliği gözardı edilerek, bir zamanlar
Kacar devletinin en alt kademesinden sadrazamlığa yükselen,daha sonra
Şahlığına ilan eden Rıza Mirpenç’in eliyle aşırı Fars milliyetçiliğine
dayalı bir sistemin temeli böylece atılmış oldu. İran’ın geleneksel
federal yapısına, Meşrutiyet anayasasında öngörülen ve hatta yürürlüğe
giren Eyalet ve Vilayet Encümenleri kanununa aykırı olarak, Pehlevi
şahlığının ilk döneminde temeli atılan ve düşe kalka yürüyen
merkeziyetçi anlayış,Rıza Şah’ın İngilizlerin eliyle devrilip oğlu
Mehmet Rıza’nın hâkimiyete getirilmesiyle düzenli bir hal alarak
günümüze kadar devam etti ve etmektedir.
Dil ve
kültür alanında yürütülen inkarcı, eritici ve benzeştirici politikaların
yanısıra, siyasî-ekonomik gücün de Farsların tekelinde kalması;
istibdat ve diktatörlüğün kök salmasına, nüfusun yarısından fazlasını
oluşturan diğer etniklerin her geçen gün merkezden uzaklaşmasına,
dolayısıyla da siyasî, toplumsal, ekonomik, kültürel ve idarî alanlarda
sistemin tıkanmasına yol açtı.
Sistem
tıkanıklığına çözüm olarak İran’ın doğal yapısına uygun federal bir
sisteme geçmesi gerektiği, yalnız on yıllarca ayrımcılığa maruz kalan
etniklerin aydınları tarafından değil, İran İslam Cumhuriyeti
yetkilileri tarafından da dile getirilmekte ve bu yönde çalışmalar
yapılmaktadır.
Bu yazıda;
İran’ın içinde ve dışında, ister resmî makamlar veya kurumların,
isterse de opozisyon konumundaki şahısların federalizmle ilgili
görüşlerini kısaca ele almaya çalışacağım.
İran’ın Yetkili Kurum ve Şahıslarının Açıklamaları
İran’ın
resmî devlet kurumları ve bazı üst düzey yetkililerinin son yıllarda öne
sürdükleri çözüm yolları arasında federal yapıya geçiş önerisi de yer
almaktadır. “Federalizm”, “ekonomik federalizm” veya “yeni
idarî-iktisadî yapılanma” adları altında ileri sürülen bu önerilerin
başında İran İslam Şura Meclisi Araştırma Merkezi’nin sunduğu rapor
gelmektedir. Raporda, “yetkilerin devredilmesi” ve bölgelerde “tam
yetkili hükümetlerin kurulması”nın ve yönetim şeklinin federal yönetim
şekline yakınlaştırılmasının önemine vurgu yapılarak, federal bir
sisteme geçiş tavsiye edilmiştir.
Ayrıca
İran Meclisi Başkan Yardımcısı Mesud PEZEŞKİYAN da Nasr News’a verdiği
röportajda ülkenin eyaletler şeklinde yönetilmesi gerektiğine vurgu
yaparak, bunun İslamî bir yönetim usulü olduğunu belirtmiştir.
Uzun
yıllar Devrim Muhafızları Ordusu baş komutanlığını yapan, önceki
dönemler cumhurbaşkanı adayı ve şu anda Rejim Yararlarını Teşhis Konseyi
üyesi Mohsen REZAİ de “ekonomik federalizm” görüşünü savunan
şahıslardan biridir. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında ekonomik
federal sisteme geçişi programına dâhil eden REZAİ, önerdiği bu sistemin
iktisat, ticaret, bilim ve teknoloji alanlarını kapsadığını
belirtmiştir. Asr-e İran gazetesinde “İran’ın Kurtuluş Yolu”
başlığıyla verilen bu açıklamada REZAİ; Pakistan, Hindistan ve Rusya’da
eyalet sisteminin uygulandığına ve gelişmiş ülkelerdeki tüm gelişmelerin
federal yapı sayesinde sağlandığına vurgu yapmıştır.
İran İçişleri Bakanı Abdülrıza RAHMANİ FAZLİ, 2013 yılında yaptığı bir açıklamada, ostanlara dayalı yönetim şeklinin bölgelere
dayalı bir yönetim biçimine geçileceğini bildirmiş ve bu durumda
bürokratik sorunların büyük bir kısmının ortadan kalkacağını ifade
etmişti.
Bu
açıklamanın ardından İçişleri Bakanlığı İnsanî Kaynakları Yönetim
Dairesi Başkanı Cevat Nâsiriyan, ülkenin 5 idarî bölgeye ayrılacağını belirtmiştir.
Kuşkusuz
İran’ın yetkili kurum ve kuruluşları veya makamları tarafından çeşitli
adlarla ileri sürülen bu gibi planlar, gerçek federalizm ve güç
paylaşımından daha çok ülkenin demografik yapısını değiştirmeği
amaçlamaktadır. Nitekim yukarıda belirtilen yapılanma biçiminin
gerçekleşmesi durumunda geniş bir bölgenin tek çatı altında
birleştirilmesiyle hassas bölgelere değişik etnik grupların
yerleştirilmesi öngörülmektedir. Örneğin bu plan çerçevesinde,
Azerbaycan illeriyle Kürdistan ili (ostanı) idarî bir bölge olarak tek
çatı altında birleştirilecektir. Böylece Türklerin çoğunlukta yaşadığı
Azerbaycan illeriyle Türkiye sınırı boyunca farklı bir etnikten oluşan
tampon bir bölgenin/koridorun oluşturulması hem kolaylaşacak, hem de
hızlanacaktır.
Opozisyon Konumundaki Şahısların Federal Sisteme Yaklaşımı
Çoğunlukla
yurt dışında yaşayan rejim muhalifleri arasında da federalizm meselesi,
özellikle de son yıllarda en çok tartışılan konulardan biri hâline
gelmiştir. Çeşitli siyasî görüşlere sahip olan bu şahıs ve teşkilatların
federalizme yaklaşımını üç grupta değerlendirebiliriz:
- Muhalif olduklarına rağmen Pehlevilerden beri devam eden merkeziyetçi ve tekelci sistemi savunanlar. Son zamanlarda ABD ve Suudi Arabistan tarafından desteklenen bu grupta “saltanat” rejimi yanlılarının sayı oldukça fazladır.
- Federal sistemin İran’ın geleceği için kaçınılmaz olduğunu savunan şahıs ve teşkilatlar. Bu grupgenellikle Türk, Arap, Beluç, Kürt ve diğer etnik gruplardan oluşmaktadır.
- Etnik gruplardan olmayan, fakat İran’ın parçalanmasına karşı federalizmi savunanlar. Bu grupta yer alanların sayı oldukça azdır.
Yurt
dışında faaliyet eden İran Seküler Demokrat Partisi Genel Başkanı İsmail
Nuri ALA, federalizmle ilgili kaleme aldığı yazıda, federe sistemi
diktatörlüğe ve bölücülüğe karşı bir panzehir olarak
değerlendirmektedir. ALA aynı zamanda İran Meşrutiyet Devriminin önemli
kazanımı olarak bilinen Eyalet ve Vilayet sistemiyle ilgili yasalara
değinerek, tekelci siyasetlere karşı İran Birleşik Eyaletleri sistemini
savunmaktadır(Makaleler Toplusu, 2016).
Siyasî
analist Naser İRANPUR, federalizmi İran’ın bütünlüğü için gerekli
görüyor. İRANPUR, İran’ın siyasî rejiminde milliyetlerin etkin bir
şekilde katılımınısağlamak için federalizmin gerekli ve kaçınılmaz
olduğunu belirtiyor (Federalizm mi, Özerklik mi?).
Türk
aktivistlerin içinde ise federal yönetim sistemini tam anlamıyla
savunan, ana hatlarıyla ortaya koyan ve demokratik çerçevede
değerlendiren şahıs Dr. Ziya SADRÜLEŞRAFİ’dir. Dr. Ziya SADR“Federalizm
ve İran” adlı makalesinde, federal yönetim şeklini demokratik prensipler
kapsamında değerlendiriyor. Federal sistemle yönetilen Çin ve Rusya’nın
demokratik olmadıklarını da ortaya koyan SADR, federalizm sisteminin
İran’da ülkeyi var eden milliyetlerin ortak bir amaç için bir araya
gelmelerinde büyük rol oynayabileceğini belirterek, millî eşitsizliğin
barışçıl bir biçimde ortadan kalkmasında federal yapının son derece
önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Bunların
yanı sıra federal sistemi çok sert bir biçimde eleştiren ve federalizmi
İran’ın parçalanması ve bölünmesiyle eşdeğer gören gruplar da vardır.
Halk Mücahitleri Örgütü ve Pehleviyanlıları ve birçok solcu şahıs ve
teşkilatlar federalizme karşı çıkan gruplar arasındadır.
Manas ÇAMLI- Tebriz Araştırmaları Enstitüsü Uzmanı
No comments:
Post a Comment